Karadenizli

Bir adam jeeple nehri geçmek ister ve nehrin kenarında uzanan Temel'e sorar:

-Nehir jeeple geçilebilir mi, derin midir su?

Temel:

- Jeeple geçilir fazla derin değil! der.

Adam nehri geçmeye çalışırken jeep camlarına kadar suya batar. Adam sinirlenerek Temel'e çıkışır:

- Hani nehir derin değildi?

Temel:

- Ben de şok olmuş durumdayım dostum! Demin suda bir ördek vardı, su beline geliyordu!...

Okul müdürü Temel, okulunun daha dikkat çekmesi için yoldaki elektrik direklerine okulunun ismini büyük bir tabelaya yazıp astırmış. Daha sonra şehrin belediyesinden Temel'e bir yazı gelmiş: "Sayın okul müdürü Temel Bey! Elektrik direklerine tabela asmak yasaktır! Lütfen tabelanızı kaldırınız!". Temel de cevaben bir yazı göndermiş: "Biz tabelamızdan memnunuz siz direğinizi oradan alın!"

Temel ile Dursun iki katlı bina yaparlar. Birinci katı tamamladıktan sonra evleri olmadığı için orada kalmaya karar verirler. Yaz mevsimi olduğundan yattıkları yere sivrisinekler dolar. Bunlar da sineklerin kendilerini sokmaması için yorganı başlarına kaptırlar. Günlerden bir gün yine yatma zamanı gelince odaya ateş böcekleri girer. Bunlar her zamanki gibi başları yorganın içine gömülü şekilde yatarlarken Temel bir ara başını dışarı çıkarıp ateş böceklerini görünce tekrar aceleyle yorganın içine gömülür. Dursun'u dürter ve ona: Ateş Böcekleri hakkında devamını oku »

Bir gün Temel hamsi satmaya başlamış. Ama yalnızca kafasını... Adamın biri yanaşıp Temel'e sormuş:

- Niye hamsinin sadece kafasını satıyorsun? diye.

Temel de demiş ki:

- Hamsinin kafası insanın zekasını güçlendirir, insanı daha akıllı yapar.

Bunu duyunca adam demiş:

- Ver bakalım bir tane.

Temel vermiş hamsi kafasını. Adam yemiş ve sormuş; "Ne kadar?".

Temel demiş; "20 kuruş".

Adam çıkarıp veriş parasını. Temel parayı alırken sormuş:

- Bir değişiklik hissediyor musun? Hamsi Kafası hakkında devamını oku »

Temel yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş. Daha önce hiç leylek görmemiş. Leyleğin uzun gagası ve bacakları çok tuhafına gitmiş. Tutup bir güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:

- Bak şimdi kuşa benzedin!...