Fıkralar

Fıkra; çeşitli ortamlarda, gülme-güldürme amaçlı anlatılan, kısa hikalerdir.

Adamın biri yolda yürürken yaşlıca bir adama rastlamış. Bir de bakmış ki yaşlı adam, ellerini arkasına kenetlemiş öylece kendisine bakıyormuş. Biraz yaklaşınca yaşlı adam:

- Evladım senden bişey rica edebilir miyim?... Şu fermuarımı indirip beni işetebilir misin?... Sana zahmet, demiş.

Genç adam, yaşlı adamın haline acıyarak istenileni yapmış. Daha sonra yoluna devam ederken kollarının olmadığını sanıp acıdığı yaşlı adama, arkasını dönerek son kez bakmış. Bir de ne görsün; yaşlı adam elini kolunu sallayarak ilerliyor. Hemen geri dönüp yaşlı adamı yakalayıp sormuş:

Oy ver:
loading
3.5(46 oy)

Yaşlı kadın yeni evlendirdiği kızının evine gitmiş. Kızı kendisini, çırılçıplak bir halde karşılayınca şaşırarak sormuş:

- Kızım bu ne hal hiç bu halde kapı açılır mı? diye.

Kız da annesine:

- Üzerimde aşk elbisesi var anne! Nasıl oldu da fark edemedin? demiş.

Yaşlı kadın eve gidince hemen oda kızı gibi aşk elbisesini giymiş ve kocasını beklemeye başlamış. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kapı çalmış ve gelen kocasıymış. Hemen kapıyı büyük bir heyecanla açmış. Tabii adam gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını attıktan hemen sonra:

Oy ver:
loading
3.5(39 oy)

Bir gün köy ahalisi, köy kahvesinde bir yandan haberleri izliyorlarmış; bir yandanda pişpirik çeviriyorarmış. Mustafa Ağabey, televizyonda Ecevit'i görmüş ve demiş ki:

- Ulan, başbakan oldu yüzümüze bakmıyor. Eskiden böylemiydi be! Etrafımda dolanırdı! Hey be... Zaman ne çabuk geçiyor!

Tabii kahvedekiler merakla sormuşlar:

- Mustafa Ağabey, sen nereden tanıyorsun başbakanı yahu?

Mustafa Ağabey istifini bozmadan cevap vermiş:

- Ulan üniversite yıllarında ağabeylik ettim ona! Az ekmeğimi yemedi! Gel gör ki şimdi bizi unutmuş baksana!

Oy ver:
loading
3.5(24 oy)

Yeni evli bir çift balayına çıkmışlar. Bir gece sahilde yürümeye başlamışlar, ellerine taş alıp denize atıyorlarmış. Kadın denize atıyorum diye yanlışlıkla çalılara doğru atmış ve bir şişenin kırıldığını ve bir sesin geldiğini duymuşlar. Hemen oraya gitmişler ve kadın oradaki şarapçıdan özür dilemeye başlamış. Şarapçı adam ise:

- Özüre gerek yok. Ben bir cinim. Bu şişenin içinde yıllardır hapistim. Beni kurtardınız, benden üç dilekte bulunabilirsiniz! demiş.

Adam:

- Çok paramın olmasını istiyorum! demiş.

Oy ver:
loading
3.5(27 oy)

Temel sahilde yürürken, ağzı mantarla kapatılmış bir şişe bulur. Merak edip mantarını çıkarınca birden içinden bir cin çıkar. Cin:

- Beni hapsolduğum bu şişeden kurtardın. Üç dilek hakkın var. Dile benden ne dilersen sahip! der.

Temel:

- Cebimde param hiç bitmesin! der.

Oy ver:
loading
4(92 oy)

Sayfalar