Hocanın bir gün subaşıya işi düşer. Adam haraç ve rüşvet yiyen birisidir. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurur ve üstüne bal sıvar. Gitmiş işini görmüş, ilamını almış. Ertesi gün kapısında bir adam bitmiş:

- Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri istiyor...

Hoca yutar mı:

- Kusura bakmasın evlat, demiş. Kusur ilamda değil çömlekteydi!...

Oy ver:
loading
3.5(22 oy)

Küçük çocuk okulun ilk günü sonunda eve döner. Annesi sorar:

- Bugün ne öğrendiniz?

Çocuk cevaplar:

- Yeterince öğrenemedim, yarın tekrar gitmem gerekecek...

Oy ver:
loading
3.5(18 oy)

1950'li yıllarda Türkiye'ye birkaç Amerikalı mühendis gelmiş. Bazı imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlar Türkiye'de yol güzergahını belirleyecek ne alet var, ne de eleman. Nafia mühendisleri bir eşeği yokuşa sürüyorlarmış, arkasından da yol işçileri şeritmetre çekip eşeğin ayak izlerine kazık çakıyormuş. Böylece yapılacak yol için istikamet belirliyorlarmış. Bu durum Amerikalı mühendislerden birinin dikkatini çekmiş. Mühendis sormuş:

- Ne yapıyorlar böyle?

Türk yetkili:

- Rampada yolun güzergahını belirliyorlar.

Mühendis:

- Nasıl yani, anlayamadım? demiş.

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Adamcağız hemoroidden öyle çekmiş ki... Derken biri akıl verip kahve telvesi sür deyince, bir yerden kahve bulmuş, bol bol sürmüş ama... Ağlaya sızlaya doktora koşmuş... Soyunmuş, eğilmiş. Doktor da eğilmiş, bakarken hasta sormuş;

- Ne var doktorcuğum? Ne gördün?

- Sana bir kısmet var. Vallahi bir yol görünüyor ama iki vakit mi desem yoksa üç vakit mi bilmiyorum!...

Oy ver:
loading
5(2 oy)

Temel ve arkadaşları Akmerkez'de gezerken elektrikler kesilmiş. Dört saat yürüyen merdivende mahsur kalmışlar.

Oy ver:
loading
3.5(9 oy)

Sayfalar