Çinli'nin biri kasaba pazarına gidecekmiş. Yol da az buz değil... Köylüleriyle, ailesiyle vedalaşmış, siparişlerini almış yola düşmüş. Günlerce yürüyüp kasabaya varmış. İşini görmüş, eşin dostun, evdekilerin siparişlerini almış. Dönmeye hazırlanırken, bir aynacı tezgahındaki aynaları görmüş. Aklına genç karısı gelmiş. Köyde hiç ayna olmadığını, bu hediyenin onu mutlu edeceğini düşünerek, bir ayna almış. Eve döner dönmez, hayatında ilk defa ayna gören karısına keyifle vermiş hediyesini. Kadın, aynayı eline almasıyla, çığlığı basıp, iki gözü iki çeşme, fırlayıp kaçmış evden. Doğru anasının evine koşmuş:
- Anaa... Anaaa... Sorma başıma neler geldi! Bak! Benimki kasabadan, benden daha genç, daha güzel bir karı daha almış, getirmiş!
Anası, şaşkınlık ve üzüntüyle aynayı kızının elinden alıp bakmış:
- Ağlama, kızım ağlama boşuna! demiş; Baksana, getirdiği karı acuzenin biri!...