Uçak, Yeşilköy'den kalkmıştı... Bakırköy Akıl Hastanesi'nin üzerinden geçerken, pilot birden gülmeye başladı. Hostes bu gülüşün sebebini sorunca şu cevabı verdi: "Başhekim kaçtığımı öğrenince kim bilir nasıl şaşıracak!...
Bir gün bir deli tımarhaneden kaçmış ve bir kahveye giderek kendine bir çay istemiş. Garson çayı getirmiş. Çayın yanında iki tane şeker varmış. Deli iki şekeride çayın içine atmış, bir kaç dakika sonrada garsondan iki şeker daha istemiş. Garson da getirmiş. Daha sonra iki tane daha istemiş, garson gine getirmiş. Bu böyle altı-yedi sefer sürmüş. En sonunda garson dayanamamış ve; "Şimdiye kadar on altı şeker attınız" demiş. Bunun üzerine deli de; "Onların hepsi eridi. Sen şeker getirmeye devam et!" demiş.
İki deli, yolda giderken bir direksiyon bulunca çok sevindiler. O sevinçle "saatte 160'la" uzunca bir süre yol aldıktan sonra benzincinin önünde durdular. "Arabayı süren":
- Onbin liralık, dedi, süper olsun.
Benzinci ikisini de tepeden tırnağa süzdükten sonra:
- Gidin işinize be! diye bağırdı, sizin civatalarınız gevşek!
Bir gün tımarhanede iki deli konuşuyormuş. Biri demiş ki "Git şu arka tarafa bak, duvar yüksekse altını kazıp kaçarız" demiş. Eğer duvar alçaksa üstünden atlarız demiş. Deli gidip arka tarafa bakmış. Koşa koşa gemiş. "Sanırım biz burdan kaçamıyacağız." "Niye kaçamıyacağız?". "Çünkü arkada duvar yok..."