Günün birinde İstanbul'da sarışının biri hayattan o kadar bezmiş ki; kendini boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş. Boğaziçi Köprüsü'nden geçerken arabasını durdurmuş, bariyerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken... Yanına genç ve yakışıklı bir adam gelmiş. Adam sormuş:
- Sizin gibi güzel bir bayan neden intihar etmek istiyor olabilir ki?
Sarışın; çevresindeki herkesin onunla aptal diyerek alay ettiğini, sürekli aşağılandığını, artık bu duruma katlanamadığını anlatmış.
Adam ona acımış ve sarışının ellerini tutup:
- Bak! Yaşamak için çok neden var. Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak. Eğer istersen, seni de gizlice gemiye alıp Amerika'ya götürebilirim. Her gün sana hem yemek getiririm. Belki orada tanıdığın herkesten ve herşeyden uzak yeni bir hayat kurabilirsin! demiş.
Sarışın bakmış kaybedecek bir şey yok! Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yapma fikri intihardan daha cazip gelmiş. Denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış. Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş. Sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış. Birkaç gün sonra, kaptan rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış. Orada ne aradığını sormuş. Sarışın:
- Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım, o bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor, ben de onun benimle sevişmesine izin veriyorum! demiş.
Kaptan:
- Bizim tayfa seninle bildiğin sevişmiş küçük hanım! demiş. Şu an içinde olduğumuz gemi; Kadıköy-Beşiktaş vapuru!!!