Aslan ve çakal ormanda otururlarken canları sıkılmış. "Ne yapalım?" diye düşünmüşler. Bakmışlar tavşan geçiyor... Çakal demiş ki:
- Tavşanı dövelim!
Aslan demiş:
- Ne diye döveceğiz?
Çakal:
- Kralım! demiş. Şapkası yok diye dövelim!
Aslan, tavşanı yanına çağırmış:
- Gel lan buraya!
Tavşan gelmiş:
- Efendim abi! demiş.
Aslan sormuş:
- Niye şapkan yok lan senin?
Aslan ve çakal, tavşanı bir güzel dövmüşler. Ertesi gün aslan ve çakalın canı sıkılmış yine... Düşünmüşler: "Ne yapalım?". Bakmışlar tavşan geçiyor. Çakal yine demiş:
- Tavşanı dövelim!
Aslan, tavşanı yanına çağırmış:
- Gel lan buraya!
Tavşan gelmiş:
- Efendim abi! demiş.
Aslan sormuş:
- Niye şapkan yok lan senin?
Bunlar tavşanı yine bir güzel dövmüşler. Ertesi gün de canları sıkılmış... Düşünmüşler: "Ne yapalım?". Bakmışlar tavşan geçiyor. Çakal yine demiş:
- Tavşanı dövelim!
Aslan demiş:
- Oğlum hep şapkası yok diye dövüyoruz. Bu sefer daha başka, daha yaratıcı bir şey bulmak lazım.
Çakal:
- Kralım! demiş. Sigara almaya yollayalım! İzmaritli alırsa; "Niye izmaritli aldın?" diye döveriz... İzmaritsiz alırsa; "Niye izmaritsiz aldın?" diye döveriz!
Aslan, tavşanı yanına çağırmış:
- Gel lan buraya!
Tavşan gelmiş:
- Efendim abi! demiş.
Aslan demiş:
- Git lan bana sigara al!
Tavşan sormuş:
- İzmaritli mi olsun, izmaritsiz mi?
Aslan da demiş ki:
- Niye şapkan yok lan senin?