Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım! Evet, ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!..
Nasreddin Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa! demiş. Demek sen altmış arşın atlarsın? Haydi atla da görelim!
Adam hık mık etmiş:
- Ama... demiş. Ben Halep'te atlamıştım!
Hoca kızmış:
- Canım! demiş. Halep oradaysa arşın burada!