Bir imam, bir haham ve bir papaz birlikte orman içindeki yoldan evlerine dönüyorlarmış. Derken orman içindeki bir göl kenarında mola vermişler. Hava da aksi sıcak mı sıcak... Adeta ortalık kavruluyor... Demişler hadi göle girip biraz serinleyelim. Kıyafetleri çıkarıp göle girmişler. Çıktıklarında bir de ne görsünler? Kıyafetler yok!
Aramışlar taramışlar ama nafile... Etrafta da kimsecikler yok! Haham demiş ki:
- Benim evim ormanın içinde zaten, buraya da yakın. Gelin benim eve gidelim. Ben size giyecek bir şeyler ayarlarım.
Üçlü çırılçıplak koyulmuşlar yola. Eve yaklaşmışlar ama bir anda nereden çıktığını bile anlamadıkları bir grup kadım çıkıvermiş. Hem de kendi köylerinden! Kaçmaya yeltenmişler kaçacak yer yok... Saklansalar saklanacak yer de yok zaman da yok...
Papaz hemen refleksle avret yerini kapatmış. Haham da hemen avret yerini kapatmış. İmam tutmuş yüzünü kapatmış. Kadınlar feryat figan üçlünün yanından geçip gitmişler. Papazla haham, imama sormuşlar:
- Yahu niye apış aranı değil de yüzünü kapattın? Kadınlara rezil olduk.
İmam demiş:
- Ne bileyim beni cemaatte yüzümden tanırlar!...